Amazon Öncesi ve Sonrası
Geriye dönüp baktığımda, iyi ki rahatımızı bozup farklı deneyimler edinmek için arayışa girmişiz diyorum.
Rahatsızlık Veren Rahatlık
Bundan on sene evvel, 2016 civarları; üç yıldır aynı şirkette çalışıyordum ve artık işler çok rahat yürüyordu. Benim pek bir şey yapmam gerekmiyordu, her şey tıkırındaydı. Siz de yaşamışsınızdır, birkaç yıl aynı yerde çalışınca insan iyice rutine bağlıyor. Bankacılık sektöründeydim, ay sonu piyasa şartlarına göre hiç de fena olmayan maaşım yatıyordu. Performansımı sorgulayan yoktu. Diğer yandan terfî gibi bir beklentim de yoktu. Ne uzayıp ne kısaldığım, ama oldukça konforlu bir pozisyondaydım. Eğlenceli ve sosyal olarak güzel bir ekipteydim, arkadaşlarla ve yöneticimle aram çok iyiydi.
Peki sonra ne oldu? Rahat battı.
İçimi kemiren bir his vardı. Aslında, âkıbetimin kaynayan kurbağa anektodundaki gibi olmasından endişelenmeye başlamıştım. Kurtulmak için son fırsatlarımı yaşadığımın farkına vardım. Hem mevcut konforum giderek artıyordu, hem de meslekî olarak sektördeki gelişmelerden gittikçe uzaklaşıyordum.

Rahatlık Veren Rahatsızlık
Durumu tersine çevirmek için ailecek bir maceraya atılmaya karar verdik. 2017'nin başlarında Londra'ya taşındık ve Amazon'da yazılımcı olarak çalışmaya başladım. Londra oldukça pahalı bir yerdi. İş değişikliği maddi olarak bize fazla bir şey kazandırmadı. Ama yine de doğru bir hamle yaptığımdan emindim.
İlk günlerde çok zorlandım. Herkes devamlı "müşteri" odaklı tartışmalara girip, bu doğrultuda fikirler üretiyordu. Kimse, gördüğü bir problem veya aksaklıkla ilgili harekete geçmeden durmuyordu. "Amaaan bana ne" diyen yoktu ve bu duruma alışmam uzun sürdü. Önceki tecrübelerimde, elimi taşın altına koymadan iş yürütmeye (veya yürütüyor gibi yapmaya) programlanmıştım. Ayrıca müşteriyi de pek umursamazdık, sanki cam fanusun içinde kendi kendimize takılıyor gibiydik.
Amazon global ve devasa bir firma. Yaptığı pek çok gayri ahlâkî ve tasvip etmediğim şeyler var. Ama şunu takdir etmek gerek ki; böylesi büyük ölçekte bir organizasyona, özenle tasarlanmış eşsiz bir kültürü yaymayı başarmışlar. Bahsettiğim kültürün iki temel özelliği var:
Müşteri memnuniyetini her şeyden üstün tutmak.
Her işi sahiplenebilmek, asla "benim vazifem değil" dememek.
Disiplin ve müşteri odaklılık bir araya gelince, başarı kaçınılmaz oluyor.
Sonra zamanla ben de ortama alışmaya ve ayak uydurmaya başladım. Amazon’da kullandığımız son teknoloji ürünler ve başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz ölçekte büyüklüğe sahip problemlere getirdiğimiz çözümler elbette beni heyecanlandırıyordu. Ama asıl tadı damağımda kalan şey yaptığımız işlerden ziyade, işleri yaparken takındığımız tavır ve bakış açısıydı. Ben bu kültürü çok sevmiştim. Keşke üniversiteden mezun olduğumdan beri bu kafaya sahip ortamlarda bulunabilseydim.
Müşteri memnuniyetiyle kafayı bozunca, yaptığınız işin gözünüzdeki değeri ve dolayısıyla motivasyonunuz çok artıyor. Emeğiniz anlam kazanmaya başlıyor. Sadece ürünleri satın alan son kullanıcı aklınıza gelmesin. Yeri geliyor diğer yazılım ekipleri sizin müşteriniz oluyor. Aynı hassasiyeti onlara karşı da göstermeniz gerekiyor.
Dönüş ve Sonrası
Yaklaşık iki sene sonra, işle ilgisi olmayan başka sebeplerden ülkemize geri döndük. Döndüğümden beri de çalıştığım tüm işlerde müşteri memnuniyetini en öne koymaya gayret ettim. Problemleri çözüp insanların hayatını kolaylaştırmayı kendime vazife edindim. Bu yaklaşım, heves ve motivasyonumu yukarıda tutmaya devam ediyor.
Tavsiyeler
Bazen köklü değişimler, başka türlü açılması mümkün olmayan kapılar açabiliyor. Arada bir kafayı kaldırıp ne değişiklikler yapabileceğinize bakın. Mevcut durum rahatsızlık vermeye başladıysa, sizin de vaktiniz gelmiş demektir.
Yukarıdaki grafiği düşünün. Arada farklı tepeleri veya çukurları görmeden tüm haritayı gezmek mümkün değil. Bir yere saplanıp kalmayın.
Haritadaki gezintilerimi anlatmaya çalıştım. Aradıklarınızı bulabilmeniz temennîsiyle…
Harika bir hatırlatma!